21.4 C
İstanbul
8 Eylül 2024, Pazar

Neyi Kurban Etmeli?

Turan Eser
Turan Eser
Yol TV Haber Portalı Yayın Koordinatörü. Yazar ve Yapımcı.

“Gelmişiz cânânın asitanına
Sıtkıyla sarıldık dost dağmanına
Canla baş koymuşuz aşk meydanına
Hayvan kesmek gibi kurban gerekmez”
Aşık İbreti

Bu yıl da Türkiye’de bayram sebebiyle canına kıyılan küçük ve büyük baş hayvan sayısı milyonları geçti. Milyarlarca TL’lik bir pazar var. Dini bir zorunluluk söz konusu olmasa da dinsel baskı ve fetvalarla cana kıymak, yani kanlı kurban, “ibadet” haline getirilmiş. Fakat edinilmiş algının aksine, kurban kesmek ne ibadet, ne de farzdır!

Akrabalara, komşulara, yoksullara et dağıtmak bir ibadet değildir. İhtiyacı olana, ihtiyacı olanı vermek daha üstün bir dayanışma ve paylaşım yöntemidir.

Kurban Bayramı Gerçek Muhtevasından Saptırılmıştır

Kan akıtmaya önem verilmiş, kansız “kurban” fikri ise itibarsızlaştırılmıştır. Kurban meselesi uzun zamandır bir sorundur. Üstelik bu sorun, sokakların kan deryasına dönmesiyle, çocukların gözleri önünde cana kıymakla sınırlı da kalmıyor. Her bayram, yüzlerce insanın kesimle ilgili kazalara kurban olmasıyla da tarihe geçiyor. Misal, 2005 – 2017 yılları arasında toplam 2 bin 416 insan hayatını kaybetmiş. Bir de trafik kazalarına kurban gidenler var!

Başka Bir Kurban Mümkündür!

Bayramlar,

  • Başka bir kurban kültürünü inşa etmek için gözden geçirilebilir; milyonlarca hayvanı “ibadet” adına kesenlerin Afrika’da açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, savaşlardan ölen milyonlarca çocuğa ve kadına yardım elini uzatması için kullanılabilir.
  • Hayvan kesmek yerine, kişinin kendisine ait bencilliğini, hırsını, kibrini, fesatlığını, insanlara hükmetme duygusunu, rant hırsını, iktidar istencini, içindeki şiddet eğilimi ve tüm canlılara karşı merhametsizliğini kurban etmesi ekseninde değerlendirilebilir.
  • İnsanların yakınlaşması, dayanışma ve paylaşım kültürünün yaygınlaşması yönünde gözetilebilir.
  • Sevginin ve saygının toplumsallaşması için bir araç olabilir.
  • Şiddetten arındırılmış bir insan olma eğitimi olarak görülebilir. Yaşamı kutsamak, insan ve doğa ilişkilerindeki barışın sağlanması ekseninde okunabilir.

Fakat bugünkü bayramlar, yakınlaşma yerine herkesin tatil beldelerine kaçışı, insanların birbirinden uzaklaşmasıdır.

Dayanışma ve paylaşım yerine, bencilliğe, menfaatçilerin istismar alanına dönüşüyor. Haber kanalları, kurban ekonomisini, bilenmiş bıçaklardan kaçan hayvanların nasıl bir işkenceye maruz kaldığını, yaralanmış insanların görüntülerini paparazzi gibi aktarıyor.

Uzmanlar canına kıyılmış hayvanların etlerinin nasıl saklanacağına ve korunacağına dair bilimsel vaazlar veriyor; oturup et mangala nasıl gelir, kıyma nasıl çekilir, kavurma nasıl yapılır, bunların tarifini veriyorlar.

Dinci Gericilik, Kurban Ticaretini Kutsuyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı, (DİB) “Yurt içi kurban bedeli 11 bin 750 TL, yurtdışı kurban bedeli ise 4 Bin 350 TL” belirleyip, bunun Türk Diyanet Vakfı (TDV) hesaplarına yatırılmasını istiyor. Bu sayede 1993 yılından itibaren TDV’na 1 milyon 500 binin üzerinde kurban vekaleti verilmiş. Birçok dini cemaat, vakıf ve derneğin de kurbanı bir menfaat ve istismar çarkına dönüştürdüğü sır değil. Denetimleri olmayan ve kurban derisi toplamalarındaki acımasız yarışlardaki rant kavgaları ayyuka çıkmış durumda.

Bu iş o kadar yaygınlaşmış durumda ki DİB ve TDV, din istismarı yoluyla “kurban ibadetini nasıl bir menfaat çarkına dönüştürdüğünü” itiraf etmek zorunda kalıyor. Her yıl “kanlı kurban” için harcanan milyarlarca TL’lik bütçe, yoksul çocukların eğitimi için kullanılsa, kıraç bölgelere ağaçlar dikilse, Yemen’de, Sudan’da açlıktan ölümü bekleyen milyonlarca çocuk için umuda dönüşse, daha hayırlı ve insani bir usül olmaz mı bu?

Kurban İbadet Değil, İsraftır

Kurban tek tanrılı dinlerin öncesine dayanan bir gelenektir. Ama kanlı ve kansız kurban gelenekleri vardı. Yardımlaşma ve paylaşmak amacı dışında da kullanılmazdı bu gelenekler. Fakat bugün israf ve gösteriş dünyasında yaşıyoruz. Her yıl dünyada üretilen 4,5 milyar ton gıdanın 1,3 milyar tonu tüketilmeden çöpe atılıyor. Birleşmiş Milletler raporuna göre dünyada 805 milyon insan açlık çekiyor. Her 9 insandan biri aç ve her 4 saniyede bir kişi açlıktan ölüyor. Bu tablo karşısında hayvanların canına kıymak yerine, israflarımızı, bencilliklerimizi kurban etsek; gıdaları çöpe değil, açlıktan ölen çocuklara gönderebilsek, kanlı gelenekler yerine kansız yöntemleri benimsesek kötü mü olur?

Hem hayvanları, hem de tatile dönüşen bayramları kurtarmak lazım. Önce hayvanlara yönelik zulmün ve eziyetlerin önüne geçilmesi, “Kurban Bayramı” adı altında mangal keyfine, barbekü partilerine son verilmeli.

Bayramın gastronomik veya turistik faaliyetlere dönüştürülmesine değil, insanlar arası yakınlaşmaya, dayanışmaya, sevginin, saygının ve muhabbetlerin paylaşıldığı bir kültürün inşasına ihtiyaç vardır. Etnik, dinsel ve siyasal kutuplaşmanın toplumsallaştığı, barışı inşa edecek toplumsal geleneklere ihtiyacamız vardır.

En Güzel Kurban, Kötü Nefsi Yenmektir

Nefsini öldürmekten kaçanlar milyonlarca hayvana kıyınca, günahlarından ve zaaflarından arınmış olmuyor. Her daim içimizde iyiliğe olduğu gibi, kötülüğe de meyilli olan nefsimizi kurban etsek? Özetle en güzel “kurban” insanın kendine ait kötü huylarını, zaaflarını, bencilliğini, kibrini, kinini, fırsatçılığını, kıskançlığını ve hırsını kurban etmesidir. Açlıktan ölmek üzere olanlara, evsiz, yurtsuz kalanlara, yoksullara el uzatmak, ihtiyaç sahibi bir öğrenciye burs vermektir kurban.

Bu çağın gereksinimi değildir canlı kıyımı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK HABERLER

BİZİ TAKİP EDİN

156,722BeğenenBeğen
2,177TakipçiTakip Et
0TakipçiTakip Et
246AboneAbone Ol
- Reklam -

EN SON HABERLER