22.5 C
İstanbul
19 Eylül 2024, Perşembe

Ekonomistler, IMF’nin Türkiye Raporundaki Riski İşaret Etti

(ANKARA) – Ekonomistler, IMF’nin Türkiye’ye ilişkin 4. madde gözden geçirme raporundaki, “Fiyat, ücret, kira gibi ileriye yönelik fiyatlama davranışlarında enflasyon beklentilerine göre fiyatlama yapılmalı. Görece fiyatlar ayarlandıktan sonra geriye yönelik endeksleme yapılmamalı. Kamu tarafından yönetilen ve yöndendirilen fiyatlar üretim ve bakım maliyetlerini yansıtmalı” maddesinin kritik olduğuna işaret etti.

IMF Türkiye Masası Şefi James Walsh, dün, 29 Mayıs-11 Haziran tarihlerinde Türkiye’ye gerçekleştirilen 2024 yılı 4. madde gözden geçirme istişareleri ve 19-20 Ağustos’taki sanal takip görüşmelerinin ardından hazırlanan raporu açıkladı.

IMF Raporunda Sıkı Para Politikası Üzerinde Duruldu

Yetkililerin açıkladığı politikalara göre, IMF’in hem GSYH büyümesinin hem de enflasyonun bu yıl ve gelecek yıl azalmasını beklediği vurgulanan raporda, “Sıkı para ve gelir politikaları iç talep üzerinde baskı oluşturacak ve 2024 büyümesini yaklaşık yüzde 3.4 olarak sınırlayacaktır. Olumlu baz etkilerine rağmen, hala güçlü bir kalıcılık enflasyonu yıl sonuna kadar yaklaşık yüzde 43 seviyelerinde tutacaktır. Dış tarafta, cari açık, GSYH’nin yaklaşık yüzde 2.2’sine düşmeye devam edecektir. 2025 yılında, mali politikanın daraltıcı bir yönde olması ve reel politika faizlerinin pozitif kalması ile büyüme daha da yavaşlayarak yüzde 2.7’ye gerileyecek ve enflasyon yaklaşık yüzde 24’e düşecektir. Orta vadede, enflasyonun daha da düşmesi güveni artıracak ve büyüme potansiyeline doğru yüzde 3.5-4 seviyelerine yükselecektir. İhracat büyümesi cari açığı yaklaşık yüzde 2 civarında tutacak ve uluslararası rezervler IMF’nin rezerv yeterliliği metriğinin üzerinde kalacaktır” denildi.

Enflasyonun Kontrol Altına Alınması İçin Riskli Yöntem

Yetkililerin enflasyonu kontrol altına alma yaklaşımının büyüme üzerindeki etkilerini sınırlamayı hedeflese de bazı riskler taşıdığı vurgulanan raporda, “Bu yaklaşım, enflasyonun kontrol altına alınmasını engelleyebilecek riskleri ve şokları, örneğin daha yüksek küresel enerji fiyatları, Orta Doğu’daki çatışmalar veya Ukrayna savaşından kaynaklanan jeopolitik gerilimler veya sermaye akımlarındaki tersine dönüş gibi, uzatmaktadır. Daha hızlı bir enflasyon beklentilerinin yeniden yapılandırılması bu riskleri azaltabilir. Ayrıca, daha yavaş büyüme kredi risklerini artırabilirken, döviz borçlanması ve taşıma ticareti akımları döviz likidite riskleri yaratabilir. Diğer yandan, 2024’te hızla düşen başlık enflasyonu, geçmişe dönük enflasyon beklentilerini etkileyebilir ve fiyat baskılarını hafifletebilir” ifadeleri yer aldı.

Bazı Ekonomistlerin Yorumları

IMF’nin raporuna ilişkin ekonomistler ve siyasiler, sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamada, özellikle ”Fiyatları, ücretleri ve diğer sözleşmeleri (kiralar gibi) yıllık olarak ve ileriye dönük enflasyona göre belirlemek, beklentileri yeniden oluşturmanın ve rekabet gücünü korumanın anahtarıdır” ifadesinin kritik olduğuna işaret etti.

Prof. Dr. Selva Demiralp: Acı reçetenin maliyetini ücretli kesime yükler

Selva Demiralp: ”Fiyat, ücret, kira gibi ileyie yönelik fiyatlama davranışlarında enflasyon beklentilerine göre fiyatlama yapılmalı. Görece fiyatlar ayarlandıktan sonra geriye yönelik endeksleme yapılmamalı. Kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar üretim ve bakım maliyetlerini yansıtmalı” maddesi önemli. Cımbızla çekip tek başına uygulandığında acı reçetenin maliyetini ücretli kesime yükler. Ancak diğer maddeler ve özellikle 5. madde (Maliye politikasının daha aktif bir şekilde dezenflasyon sürecine destek vermesi gerekir) ile beraber uygulanırsa dezenflasyonun maliyeti daha adil dağıtılır. Zaten ancak paketi bir bütün olarak değerlendirip önerilenlere uyulması durumunda beklenen enflasyon=gerçekleşen enflasyon olacağı için mağduriyet riski asgariye iner.”

Mahfi Eğilmez: Bunları IMF söyleyemez, biz söyleyelim

Mahfi Eğilmez: “Raporda, 2023 Haziranından itibaren atılan adımlardan övgüyle söz ediliyor, daha sıkı adımlar atılması öneriliyor. Ücretlilere yapılacak zamların geçmiş enflasyona göre değil, gelecekte beklenen enflasyona göre yapılmasını öneriyorlar. Peki ama bu geçmişteki enflasyonu kim yaşadı? Ücretli her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında sürekli geriye gitmedi mi? Geçmişin tazminatını onlara ödemek gerekmiyor mu? IMF’nin görevi elbette ülkenin sosyal ve siyasal yapısıyla ilgili öneri getirmek değil. Görevleri ekonomiyle sınırlı. O nedenle IMF’nin yapısal uyumlandırmasıyla benim önerdiğim yapısal reformlar arasında dağlar kadar fark var. Ekonomide istediğiniz önlemi alın, kalıcı çözümler ancak ve ancak doğru bir sosyal, siyasal ve ekonomik çerçeve içinde hareket edilerek alınabilir. Ücretleri enflasyon kadar artırmayarak sadece sosyal gerilimi artırırız. Vergisini ödememiş, kayıt dışına çıkmış, bu yolla elde ettiği geliri servetine eklemiş ve bunu bir marifetmiş gibi lüks otomobillerle, evlerle, eşyalarla sergileyen insanların bu kayıt dışı varlıklarını servet beyanı getirerek yakalayıp vergilendirmek yerine yoksullukla savaşan ücretliye düşük zam yaparak enflasyonla mücadele edilemez. Bunları IMF söyleyemez, biz söyleyelim.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK HABERLER

BİZİ TAKİP EDİN

289,657BeğenenBeğen
2,183TakipçiTakip Et
19,866TakipçiTakip Et
365AboneAbone Ol
- Reklam -

EN SON HABERLER