19.3 C
İstanbul
20 Eylül 2024, Cuma

Erinç Sağkan’dan Zekeriya Yapıcıoğlu’na Anayasa Tepkisi

(ANKARA) – Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasa’nın 4’üncü maddesinin kaldırılmasına yönelik sözlerine tepki gösterdi. Sağkan, “Türkiye Barolar Birliği bakımından ilk dört madde kesinlikle kırmızı çizgidir. Çünkü devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü, yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu, Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğumuzu düzenleyen maddelerdir. Bu maddeleri tartışmaya açmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını tartışmaya açmaktır” dedi.

Sağkan, ODTÜ Vişnelik Tesisleri’nde Konuştu

Ankara Barosu’nun 5-6 Ekim tarihlerinde yapılacak 68’inci Genel Kurulu öncesi Demokratik Sol Avukatlar Grubu Başkan Adayı Mustafa Köroğlu, yönetim kurulu adayları, grup üyeleri ile önceki dönem başkanları ODTÜ Vişnelik Tesisleri’nde bir araya geldi. Buluşmaya katılan TBB Başkanı Erinç Sağkan, Anayasa değişikliği tartışması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında işleyen yargı süreci ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Sağkan, yeni anayasa tartışmaları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasa değişikliği tartışmalarında kullandığı “vesayet” sözlerinin açığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı. Mevcut Anayasa’da daha önce yapılan değişiklikleri hatırlatan Sağkan, şunları söyledi:

“”Vesayet İzlerinin Silinmesi” Teriminden Ne Kastediliyor, Açıklanmasını İstedik”

“Anayasa tartışmaları aslında uzun zamandır ülkemizin gündemini meşgul eden bir tartışmalar. Tabii biz Türkiye Barolar Birliği olarak ilk günden itibaren anayasayla ilgili olarak ‘vesayet izlerinin silinmesi’ teriminden ne kastedildiğinin açıklanmasını bekledik ve bunu kamuoyuyla da paylaştık. Çünkü bildiğiniz üzere mevcut anayasamızın 177 maddesinin 134 maddesi daha önce çeşitli yöntemlerle değişikliğe uğradı. Üç sefer üzerinden referandum görmüş bir anayasa bu anayasa. Haliyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle beraber Cumhurbaşkanı’nın da halk tarafından seçilerek yürütmeyi tek başına temsil ettiği bir noktada, bütün devlet bürokrasisini, bütün askeri bürokrasiyi kararnamelerle ve tek bir imzayla atama ve istediği zaman görevden alma yetkisinin bulunduğu, birimler açma, birimleri lağvetme yetkilerinin bulunduğu bir yönetim şekli ve yönetim düzeninde, mevcut anayasamızın hangi maddesinin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ‘vesayet izi’ anlamı taşıdığını ve hangi maddelerin bu anlamda yönetime ve yönetim şekline zarar verdiğinin açıklanmasını ve ondan sonra anayasanın doğru bir zeminde, anayasa değişikliğinin veya yeni anayasanın doğru bir zeminde tartışılmasını istemiştik. Bu kapsamda da özellikle ilk üç madde konusundaki hassasiyetinizi dile getirerek Anayasa’nın ilk üç maddesinin ve onun değiştirilemeyeceğini düzenleyen dördüncü maddenin kesinlikle tartışma konusu yapılmaması gerektiğini de ısrarla altını çizmiştik. Bu kapsamda Sayın Adalet Bakanı’nın ilk üç madde kesinlikle tartışma konusu olmadığına ilişkin açıklamasını gördük daha öncesinde. Yine devamında Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Sayın Uçum’un yine milletin vazgeçilmezi olduğunu ilk dört maddenin ifade ettiğini gördük. Ancak tabii ki bunlar şu anda toplum bakımından yeterli görünmüyor.”

“Türkiye Barolar Birliği için İlk 4 Madde Kesinlikle Kırmızı Çizgidir”

Sağkan, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasa’nın 4’üncü maddesinin kaldırılmasına yönelik sözlerini de değerlendirdi. Sağkan, “HÜDA- PAR yetkilisinin çıkıp dördüncü maddeyi tartışmaya açtığını görüyoruz. Bunların önüne geçmek için Sayın Cumhurbaşkanı’nın muhakkak ki mevcut Anayasa’daki ‘vesayet izleri’ içeren hükümlerin neler olduğunu, bu değişikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu, yeni bir anayasa yapmanın temel sebeplerinin hangi maddelerden kaynaklandığını açıkça ortaya koyması ve ilk dört madde konusundaki tartışmaları da kesinlikle kapatmasını, hem bir hukuk kurumu olarak hem de bir yurttaş olarak tabii ki bekliyoruz. Bu anlamda Türkiye Barolar Birliği için ilk dört madde kesinlikle kırmızı çizgidir. Çünkü devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü, yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu, Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğumuzu düzenleyen maddelerdir. Bu maddeleri tartışmaya açmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını tartışmaya açmaktır. Bu tartışmanın ivedi olarak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından önünün kesilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

“Konu Artık Anayasal Devlet, Anayasal Demokrasiye Çok Ciddi Zarar Veren Bir Sürece Bürünmüştür”

Sağkan, milletvekilliği düşürülen Can Atalay konusunda ilişkin ise, şunları söyledi:

“Can Atalay Hatay milletvekili seçilmiş bir milletvekili ve halen cezaevinde. Oysa Anayasa Mahkemesi Can Atalay’ın milletvekili seçildikten sonra cezaevinde bulunmasını bireysel olarak ‘kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali’ olarak değerlendirdi. ‘Kişinin seçilme hakkının ihlali’ olarak değerlendirdi. Ona oy ver yüz binlerce Hataylının da seçme hakkının ihlali olarak değerlendirdi. Ancak Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamasıyla birlikte konu artık bireysel bir hak ihlalinin çok daha ötesine geçmiş durumdadır. Konu artık anayasal devlet, anayasal demokrasiye çok ciddi anlamda zarar veren bir sürece bürünmüştür. Yargının maalesef ki bu tür konularda bir sopa gibi görüntü vermesi, kamuoyunda böyle algılanması ciddi anlamda da yurttaşlarımızın hukuka olan güvenini sarsmaktadır.”

“Filistin Sürecine İlk Andan Beri Müdahil Olduk”

Sağkan, Türkiye Barolar Birliği ile Filistin Barolar Birliği arasında imzalanan protokolün ardından yapılan çalışmalara ilişkin şunları kaydetti:

“Biz Türkiye Barolar Birliği olarak Filistin sürecine ilk andan beri müdahil olduk. İsrail’in Filistin’de yürüttüğü katliamın ve tecrit politikasının 7 Ekim’den sonra özellikle artık soykırım noktasına vardığını, soykırımın özel kastını tanımlayarak ve delilleriyle beraber uluslararası ceza mahkemesine bir başvuru yaptık. Bilindiği üzere uluslararası ceza mahkemesinde zaten devam etmekte olan bir dosya vardı. Biz bu dosyaya ek olarak artık konunun insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirirken aynı zamanda soykırımın özel kastının varlığı anlamında da bir değerlendirmeye tabi tutularak bu soruşturmanın genişletilmesi yönünde de ciddi bir hazırlık ortaya koymuştuk. İlk günden itibaren Filistin Barosu’yla bir istişare içerisindeyiz. Filistin Barolar Birliği’nin binası da yıkıldı bu saldırılarda. Hayatlarını kaybeden meslektaşlarımız da var. Çok sayıda; on binlerce kadın, çocuğun hayatını kaybettiği bir katliam sürecinden bahsediyoruz.

Filistin Barosu’yla burada bir iş birliği protokolü imzaladık. Burada tabii önemli olan biz ilk günden itibaren uluslararası aktörlere ve özellikle uluslararası hukuk kurumlarına çağrıda bulunuyoruz. Bu katliamın sonlandırılması için ellerindeki enstrümanları kullansınlar ve buna bir son verilmesi için çaba göstersinler diye. Uluslararası hukuk örgütlerinin özellikle konu insan haklarıysa taraflı davranmayı bir kenara bırakarak gerçekten burada insanlığa karşı bir suç işlenirken etkin yaptırımları ortaya koymasını bekliyoruz. Çağrımız da hep buna dönük oldu. Filistin Barolar Birliği’yle de bu hukuki süreçlerin takibinde Filistin’de yaşanan katliamın delillerinin bizlerle de paylaşılarak uluslararası ceza mahkemesinde yaptığımız başvurulara sunulması da dahil olmak üzere yasal süreçleri uluslararası hukuk örgütleri nezdinde etkin şekilde takip etmek bu iş birliği protokolünün birinci amacı. Şu anda da yetkili arkadaşlarımız istişare halinde görüşerek, sunduğumuz dilekçenin ekine sunulacak yeni dilekçeleri ve bunların delillerini toplamakla meşguller. Yoğun şekilde mesaimizi ve emeğimizi bu konuyu ayırdığımızı tekrar ifade etmek isterim.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK HABERLER

BİZİ TAKİP EDİN

289,657BeğenenBeğen
2,183TakipçiTakip Et
19,866TakipçiTakip Et
365AboneAbone Ol
- Reklam -

EN SON HABERLER